Sosyal ve kültürel alanlarda önemli sayıda yazdığı eserleri ile bilinen aynı zamanda bir Kuva-i Milliye kahramanı ve Cumhuriyet dönemi siyaset adamı olan Hasan Basri Çantay 18 Kasım 1887 tarihinde Balıkesir’de dünyaya gelmiştir. Çevresinde güzel ahlakı ve bilgili kişiliği ile tanınan tüccar Halil Cenabi Efendi ile Kepsut yöresinde yardımseverliği ile bilinen Hatice Hanımın tek erkek evladıdır ( Işık, İslam Ansiklopedisi). Köklü bir aileye sahip olan Hasan Basri tahsiline İbtida-i Kebir Mektebi’nde başlamıştır. Sonrasında Balıkesir idadisi ile eğitime devam etmiştir(Işık, İslam Ansiklopedisi). Babasının vefatı sebebi ile idadi eğitimini bırakmak zorunda kalmıştır. Ailenin geçimini sağlayabilmek adına Nafia Dairesinde memurluğa başlamıştır. Çalışma hayatına başlaması kendini geliştirmesine mani olmamış, Arapça ve Farsçasını ilerleterek edebiyat, hukuk, felsefe ile ilgilenmiştir. II. Meşrutiyet’in ilanından sonra Nasihat ve Balıkesir gazetelerinde yazmıştır. Balıkesir’de matbuat hayatının gelişmesinde büyük rol oynayan Hasan Basri’nin I. Dünya Savaşı sonlarına doğru çıkardığı Ses Gazetesi yazı hayatında bir dönüm noktası olmuştur. Gazete Milli Mücadele Dönemi’nin önemli yerel gazetelerinden biri haline gelmiştir (Kapukaya, 216: 35-40).
Hasan Basri Çantay’ın anlatımına göre Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy ile dostlukları 1908 yılında İstanbul’ da Sirat’i Müstakim Dergisi idaresinde tanışmalarıyla başlamıştır. Akif’in milli harekete destek olmak amacıyla Balıkesir’e gelişi Hasan Basri – Mehmet Akif dostluğunun pekişmesini sağlamıştır (Kapukaya, 2016: 35-46). Bu ziyaret Balıkesir tarihi açısından olduğu kadar Milli Mücadele tarihimiz için de önemlidir. Mehmet Akif, Hasan Basri’nin memleketi Balıkesir’i çok sevmiştir. Mehmet Akif’e Zağanos Paşa Camii’nde vaaz vermesi ricasında bulunulmuştur. Bunun üzerine Mehmet Akif Cuma namazından sonra bir vaaz vermiştir. “Ey Balıkesirliler, güzel yurdunuzu çiğnetmeyiniz. Savunmanız meşrudur. Sebat ediniz, yürüyünüz!” diyerek milletleri güçlü kılan şeyin birlik fikri olduğunu ifade etmiştir. Heyecanlı ve gür sesin vatansever ruhlarda derin tesiri olmuştur (Uğuz, 1994: 20). İstiklal şairimizin, milli mücadelenin gönüllerde açtığı derin yarayı dile getirdiği “Bülbül” şiirini Hasan Basri’ye ithaf etmesi ikilinin sağlam dostluğunu kanıtlar niteliktedir( Uğuz, 1994: 20). İstiklal Marşımızın yazılış aşamasında ise Hasan Basri Çantay’ın payı büyüktür. En güzel marşı bulmak amacıyla düzenlenen yarışmada para ödülü olduğundan katılmayı reddeden Mehmet Akif Ersoy’u ikna eden Hasan Basri Çantay olmuştur.
Bu konu üzerine yapmış oldukları konuşmayı Hasan Basri Akifname adlı eserinde şu şekilde nakletmiştir:
Meclis’te Akif’le yan yana oturuyoruz. Çantamdan bir kağıt parçası çıkardım. Ciddi ve düşünceli bir tavırla sıranın üstüne kapandım, güya bir şey yazmaya hazırlanmıştım. Üstad ile konuluyoruz:
-Ne düşünüyorsun Basri?
-Mani olma, işim var!
-Peki, bir şey mi yazacaksın?
-Evet.
-Ben mani olacaksam kalkayım.
-Hayır, hiç olmazsa ilhamından ruhuma bir şey sıçrar!
-Anlamadım.
-Şiir yazacağım da…
-Ne şiiri?
-Ne şiiri olacak İstiklal şiiri! Artık onu yazmak bize düştü.
-Gelen şiirler ne olmuş?
-Beğenilmemişç
-(Kemal-i teessürle) Ya!
-Üstat, bu marşı biz yazacağız!
-Yazalım amma şeraiti berbat!
-Hayır, şerait filan yok Siz yazarsanız müsabaka şekli kalkacak.
-Olmaz, kaldırılamaz, ilan edildi.
-Canım vekalet buna bir şekil bulacak. Sizin marşınız yine resmen Meclis’te kabul edilecek, güneş varken yıldızı kim arar?
-Peki, bir de ikramiye vardı.
-Tabii alacaksınız!
-Vallahi almam!
-Yahu, latife ediyorum, onu da bir hayır müessesesine veririz. Siz bunları düşünmeyin!
-Vekalet kabul edecek mi?
-Ben Hamdullah Suphi Bey ile görüştüm. Mutabık kaldık. Hatta sizin namınıza söz bile verdim.
-Söz mü verdiniz, söz mü verdiniz?
-Evet.
-Peki, ne yapacağız?
-Yazacağız.
Tekrar tekrar “Söz verdin mi?” diye sorduktan ve benden aynı kat’i cevapları aldıktan sonra elimdeki kağıda sarıldı, kalemini eline aldı. Benim daldığım yapma hayale şimdi gerçekten o dalmıştı. Meclis müzakere ile meşgul Akif marş yazmakla…. Ben müddeti kendisine kısaca göstermiştim. Birkaç gün sonra marşı vermiş olacağız. Müzakere bitti. Akif’te engin hayalinden uyandı. Aradan iki gün geçti, sabahleyin erken üstad bizim evde marşı yazmış, bitirmiş. Fakat vaktin darlığından müşteki… “Yarına kadar sizde kalsın, göstermeyin, belki tadilat yaparsınız” dedim. Artık Milli İstiklal Marşı yazılmıştı. Şimdi bunu üstadı rencide etmeden Meclis’ten nasıl geçirebiliriz? Ben ve marşı çok beğenen Hamdullah Suphi Bey hayli günler bu endişe ile yaşadık (Çantay, Hasan Basri, Akifname, s. 63).
Nihayet Mehmet Akif’in yazdığı şiirle birlikte 7 şiir TBMM Başkanlığına sunulmuş ve başkanlık tarafından bastırılarak bütün üyelere dağıtılmıştır. Mehmet Akif’in Kahraman Ordumuza ithaf ettiği İstiklal Marşı başlıklı şiir, 17 Şubat 16921’de Hakimiyet-i Milliye gazetesinde yayınlamıştır (Çoker, 1994: akt. Kapukaya, 2016).
Birçok eser yazarak edebiyat dünyasında katkıda bulunan Hasan Basri Çantay’ın hatıra türünde en önemli eseri Mehmet Akif Ersoy’u anlatan Akifname’dir. Eser Hasan Basri’nin vefatından sonra oğlu Mürşit Çantay tarafından yayına hazırlanmış Balıkesirli Hasan Basri Çantay imzasıyla basılmıştır (Kapukaya, 2016: 35-46)
Hasan Basri Birinci Meclis’ in feshinden sonra bir daha siyasete katılmamıştır. Milli Mücadele içinde geçen 78 yıllık ömrünün son dönemlerini Balıkesir’de ve İstanbul’da ilim, ibadet ve çeşitli faaliyetler ile meşgul olarak geçirmiştir (Yazıcı, 2010:4). Milli Mücadele Döneminde göstermiş olduğu fedakar davranışları ve yazmış olduğu değerli eserleri ile tanınan Hasan Basri Çantay, 3 Aralık 1964 tarihinde İstanbul’da vefat etmiştir. Vasiyeti üzerine kadim dostu Mehmet Akif Ersoy’un yanına Edirnekapı Şehitliği’ne defnedilmiştir (Işık, İslam Ansiklopedisi).
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!