Eski çağlarda Balıkesir ve civar bölgelerde  Misya’lılar  yaşamaktaydı. Bağımsız bir devlet kuramayan Misyalılar; Truva, Hitit, Frig, Pers (İranlılar), Büyük İskender ve Bergama krallıklarının egemenliği altında yaşamıştır. Bergama kralının ölümünden sonra M.Ö. 129’da Romalıların eline geçmiştir. M.S. 395’te Roma İmparatorluğunun Doğu ve Batı diye ikiye ayrılmasından sonra; Başkenti Kostantinopolis (İstanbul) olan Doğu Roma İmparatorluğunda kalan Balıkesir bölgesi için, yeni ve uzun bir dönem başlamış olmuştur. Doğu Roma yani Bizans İmparatorluğu askeri ve ekonomik yönden oldukça güçlenmiş ve bu bölgedeki hâkimiyetini uzun yıllar sürdürmüştür. Bölge bir süre Konstantiniyye’yi fethetmek için gelen Arapların idaresine geçmiştir. İslam orduların kuşatmalarına dayanamayan Bizans iç karışıklıklarında etkisiyle iyice zayıflamış ve derebeylerinin yönetimine girmiştir.

1071’de Alparslan’ın Bizans’a karşı kazandığı Malazgirt zaferinden sonra kurulan Anadolu Selçuklu Devletinin eline geçen Misya şehirleri çok geçmeden haçlıların düzenlediği seferler sonrasında tekrar Bizanslılar tarafından alınmıştır. Moğol baskınından kaçan Türk kabileleri 1260 yıllarında Batı Anadolu ve Marmara Bölgesine gelip yerleştiler ve burada sayılarını arttırıp bölgeyi Türkleştirdiler. Bu tarihlerde iyice zayıflayan Selçuklu Devleti zamanında Anadolu’nun batısına yerleşen bazı Oğuz Boylarından “Uç Beylikleri” kurmuştur. Hem Selçuklu sınırlarını koruyup hem de Bizans içlerine akınlar düzenleyen bu uç beyliklerinden bir tanesi olan Karesi Beyliği XIII. Yüzyılda Misya’ da kurulmuştur. Karesi kelimesi, bölgeye beraberinde çok sayıda Türkmen’le göç eden Selçuklunun önemli komutanlarından olan Kara İsa (Karesi) beyden gelmektedir. Selçukluların yıkılmasından sonra diğer uç beyleri gibi bağımsızlığını ilan eden Karesi Bey 1300 yıllarında Karesi Beyliğini kurmuştur. Karesi Beyliği Bizans’ın zayıflığından faydalanıp merkez yaptığı Balıkesir etrafındaki bölgede topraklarını iyice genişletmiştir. Bu yıllarda Karesi Beyliği komşusu olan Osmanlıya göre deniz gücü bakımından oldukça güçlü durumdaydı. Karesi Beyin oğlu Aclan Bey zamanında iyi olan Osmanlı-Karesi Beyliği ilişkileri, Aclan Bey’in oğlu Demirhan Bey’in halkına kötü davranıp, Orhan Bey’in yanında olan kardeşi Dursun Bey’i öldürdükten sonra iyice bozulmuştur. Bu olaylar sonrasında Orhan Bey halkın ve ileri gelenlerin isteği Karesi Beyliğini topraklarına katmıştır. Karesi Beyliği toprakları, donanması ve Evrenos Bey, Hacı İlbey, Ece Halil ve Gazi Fazıl Bey gibi ileri gelen komutanları devletine katan Osmanlı iyice güçlenmişti. Karesi Beyliğinden gelen güçlü donanma ve asker gücü özellikle Rumeli tarafına yapılan seferlerin zaferle sonuçlanmasına neden olmuştur. Orhan Karesi Beyliği topraklarını şehzade sancağı ilan etmiş ve ilk olarak oğlu şehzade Süleyman’ı sancak beyi tayin etmiştir.

Timur’la yapılan ve yenilgiyle sonuçlanan Ankara Savaşı’ndan sonra dağılma tehlikesi yaşayan Osmanlı Devleti Çelebi Mehmet devleti tekrar toparlayana kadar duraklama dönemi yaşamıştır. Tekrar eski dirlik ve düzenine kavuşan ülke; ilerleme ve yükselme dönemlerinde zaman zaman meydana gelen kıtlık (1502), çekirge salgını, (1525), medrese talebeleri (suhte) isyanı (1572) ve diğer isyanlar gibi bir takım olumsuz olaylara sahne olmuş, Balıkesir ve civarı da bu hadiselerden etkilenmiştir. XVII yy. sonlarında meydana gelen göç hareketlerinde Balıkesir yöresine çok sayıda Yörük, Türkmen ve Çepni gibi muhtelif Türk boyları gelip yerleşmiştir. Devam eden göç problemini kökünden halletmek isteyen devlet, XIX. yy.da planlı bir iskân politikası uygulayarak göçebe halde yaşayan toplulukları uygun yerlere yerleştirip yerleşik hayata geçmelerini sağlamıştır.

Devlet 1800’lü yılların sonuna kadar ekonomik, siyasî, askerî, idarî pek çok olaylar yaşamış, yükselme duraklama gerileme gibi dönemler geçirmiştir. Osmanlı devletinin aldığı dış borçları ödeyemeyeceğinden korkan Avrupa devletlerinin 1880’de kurduğu Duyûn-ı Umûmiye (Genel borçlar) idaresi Balıkesir, Ayvalık ve Bandırma gibi yerlerde de faaliyet göstermiştir.

Balıkesir, Osmanlı Devletinin “93 harbi” diye anılan 1877-1878 yılındaki Osmanlı-Rus Savaşı ve  1912-1913 yıllarında Balkan Harbi’nde yenilmesi sonucu Balkanlardan çok sayıda göç almıştır. Savaşlar sırasında ve sonrasında Rus Bulgar katliamlarından kaçabilen pek çok insan Balıkesir ve çevresine yerleşmişlerdir. Ayrıca bölgeye Rusların eline geçen Kafkasya ve özellikle Kırımdan göçle gelenler iskân edilmiştir.

1914-1918 yıllarında çıkan 1. Dünya savaşına giren Osmanlı devletinin askerlerinin çarpıştığı bir cephede bölgedeki Çanakkale savaşıdır. Bu savaş tüm ülke gibi Balıkesir bölgesini de etkilemiştir. 1. Dünya Savaşından yenik çıkan ve zayıf düşen Osmanlı Devletinin bu durumunu fırsat bilen Yunanlılar İtilaf devletlerinin de desteğiyle gözlerini Batı Anadolu topraklarına diktiler. Toprakları İtilaf devletlerinin tehditleri altında bulunan ve yeterli askeri silahı ve devletin kendini savunamayacak halde gören Türk halkı müdafaa cemiyetlerini kurdular.15 Mayıs 1919’da İzmir’e giren Yunan askeri işgallerini Anadolu’ya doğru ilerletmeye başladılar ve ilk olarak bölgedeki Ayvalık ilçesini işgal ettiler. Yunanlılara karşı ilk silahlı mücadelede burada başlamıştır. Bu mücadeleler sırasında Vehbi (Bolak) Bey’in başkanlığında Redd-İ İlhak Cemiyeti (işgali reddeten cemiyet) kurulmuştur. Balıkesir merkez sınırları içinde kalan Alaca Mescid’de oluşturulan 41 kişilik heyetle faaliyetlere başlamıştır. Daha sonrasında yapılan 1. ve 2. Balıkesir kongreleri (26-31 Temmuz/16-22 Eylül 1919) neticesinde her bölgede Kuva-yi Milliye teşkilatları kurulmuştur.

Milli Mücadele için İstanbul’dan Balıkesir’e gelen Yüzbaşı Kemal liderliğinde oluşturulan birlikler işgali önlemek için yer yer Yunanlılarla çatışıyordu. Fakat bu birlikler yeterli silah ve askere sahip olmadıkları için o dönemde güçlü olan Yunan kuvvetleri karşısında ancak BİR yıl dayanabildiler. Kısa bir zaman sonra Yunan işgali iç kesimlere ilerlemeye başladı. Halka eziyet eden Yunan askerinin en büyük yardımcıları ise daha önce buralarda yaşayan yerli Rumlardı. Şartlar değişince Rumlar yıllarca beraber yaşayıp hiçbir kötülük görmedikleri Türklere ihanet etmekteydiler.

Kuva-yi Milliye birlikleri İşgalci Yunan güçlerini hiçbir zaman rahat bırakmıyor direniş ve baskınlarla onları yıldırıyordu. Bu arada Anadolu’da halkı direnmeye ve düzenli ordu kurmaya çağıran Mustafa Kemal’le Balıkesirliler destek ve iş birliği içinde olmuşlardı. Balıkesir’in Türk Milli Mücadelesi çok ayrı ve özel bir yeri bulunmaktadır. Sakarya zaferiyle Anadolu topraklarının gerçek sahibi olduklarını kanıtlayan Türkler 9 Eylül 1922 de Yunanlıları İzmir’den Ege denizi sularına dökerek Kurtuluş Savaşını kazandıklarını ilan etmişlerdi. Tarihi şanlı zaferlerle dolu aziz Türk milletinin esarete boyun eğmeyeceğinin, bağımsızlığından asla ödün  vermeyeceğini bir kez daha tarihe not düşmüşlerdir. Balıkesir ve kazaları işgalden Eylül’ün ilk haftasında kurtulmuştur. Millî mücadele meşalesinin yakıldığı Kuva-yi Milliye şehri Balıkesir’in düşman işgalinden kurtuluşu her yıl 6 Eylül’de törenlerle kutlanmaktadır.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir